Arbat vs nevisky. Zor soru, tercihim moskova. Putin'i görme şansı, erken gidildiği takdirde kızıl meydan'da ünlü sanatçılar vs. Çoğunluk petersburg diyecektir ama rusya en iyi moskova'da yaşanır.

Soğuk konusu, evet cidden soğuk. İçlik şart. Hava soğuk ama en köhne kapalı mekan bile sıcak. Doğal gaz beleş :)

Giderler dahildir.

Filmin dağıtım haklarını kim elinde bulunduruyorsa gelir onun olur, bu da genelde yapım şirketi oluyor.

Bunun içinde sinema bileti, DVD satışı, online izleme vb de dahil edilirse ve film de tuttuysa, kazandıkları para sadece vizyona girdiği haftayla sınırlı kalmıyordur. Akıyordur devamlı. O 340 milyon doların içinde bunların ne kadarı var, onu bilmiyorum bak.

Film ve dizilerde genelde oyunculara ödenen ücret tek seferliktir, film ne kadar kazanırsa kazansın (isterse hiç kazanmasın) onların aldığı ücret bellidir.

Bazı istisnalar var, örneğin Friends. Friends dizisinin oyuncuları sabit bir ücret almak yerine yerine 2000 yılında yapım şirketiyle özel bir antlaşma yapmışlar. 6 oyuncu, her yıl elde edilen gelirin %2'sini alıyor. Friends 2004 yılında final yapmasına rağmen Warner Bros'a her yıl yaklaşık 1 milyar dolar kazandırıyormuş, bu da kişi başı yılda 20 milyon dolar yapıyor. Dizinin 6 oyuncusu 2004 yılında biten diziden yılda 20 milyon dolar kazanıyor yani, inanılır gibi değil :)

Hayır, yanliş. Artık oyuncular peşin olarak değil, filmin gişesind güvenerek toplam gişeden yüzde payı alıyor.

Mesela ahmet kural ve murat cemcir çektikleri düğün derneğe çok güvendiler. Tüm gişeden yüzde 10 istediler. 6 milyon tl yi cukkaladılar. Film 100 bin tl gişe yapsa 10 bin alacaklardı resmen. Tabii bu durum her oyuncu için geçerli değil.

Ve filmin bütçesine kamera arkası da dahil oluyor.

yani ne oyuncular artık yüzde alıyor demek doğru, ne de şu kazanıyor demek. Bu ticari bir olay.

Olay temel olarak şu; ortada bir ürün var: film. Bu ürünün de sahibi, yapımcı/yapım şirketi ve bu yapımcılar kendi ticari öngörülerine göre ürün üzerine aldıkları riski dağıtıyorlar ve evet kalan ücret de sahibi oldukları için onlara gidiyor. (tabi yine riski yönetmek için filmin bütün haklarını bir dağıtım şirketine falan devretmedilerse.)

Burada türlü türlü senaryolar dönebilir. Mesela filmin gişesinden emin bir yapımcı, elinde de yapım için gerekli nakit veya pozsiyon var ise; oyuncular ve diğer masraflar için ödemeyi yapar ve gişe hasılatını cebine koyar.

Veya film fikriniz çok iyi ama yapacak paranız yok. Oyuncular ve ekip ile sabit ücret + gişe primi şeklinde anlaşırsınız. İlk birkaç sahne çekimi veya senaryo sonrasında bir yatırımcı veya dağıtım şirketi ile anlaşır haklarınızı belirli bir ücrete satarsınız ve filminizi çekip, kenara geçip oturursunuz. Falan filan.

özellikle bu iki türün hayvanları parayla satın almak isteyenleri çüklerinden kukularından ısırmak gibi kötü alışkanlıkları oluyormuş diye okumuştum.

Sahiplendirmek görüntüsüyle parayla satıyorlar. Bunu da bilmek lazım. Kimse ücretsiz sahiplenme yerine durduk yere para ödemek istemez.

kimse parayla satın almazsa birileri de parayla satmaz diye bir beyin fırtınası yapasım geldi şimdi de...
kimse hayvan almak zorunda değil, para ödenerek almaktan başka bir şans yoksa(baka köpek türü kalmadığını varsayalım) hiç almamak daha iyi.

Cane corsa gormedim de karsimda bi rott var. Evde beslenecek gibi degil. Bunlar buyuk kopek bahce daha uygun olur.

fiyatı niye yazdınız merak ettim. bütçe mi bu, o civarda marka köpek mi bakıyorsunuz?
yapmayın, ortak olmayın şu işe ya...

Rottweiler asla evde beslenmez deli misiniz? Çok güçlü ve enerjik hayvanlar evde sinir hastası olur.

cane corso sahiplenmek istiyosanız şu yavrucağa kucak açın lütfen: www.facebook.com

Bence de fetis var sende.

Mesela, bence insanin en cirkin uzvu ayak. Hele kadinlarda ayakta ojeye falan tahammul edemiyorum. Benim de boyle bir takintim var.

O köküne kadar kesilen tırnaklar, kısacık tırnaklara sürülen parlatıcılar, yusyuvarlak başparmak, kalın parmaklar, oje kalıntıları ya da tırnağın altındaki etim tırnaktan önde olması, kirli tırnaklar ya da bunları kapatmak için sürekli sürülen siyah oje vs..

Bunlara dayanamıyorum :) keşke görmezden gelebilsem

Bende de tam tersi fobisi var ayaklara bakamam, kimsenin ayağını tutamam, normal değil sanırım ama napayım. Bence sende takıntı var ama tam fetişist değilsin, ayakları öpüp yalamak istiyorum falan dememişsin en azından, deme de zaten :(.

Benim o kadar abartı değil ama dikkat ederim. O kişiden etkilenme oranımı etkiler

Ne güzel la yakışıklı/güzel olmadığımız gibi bir de bu çıktı başımıza. Yok elin kötü ayağın kötü götün eğri vs. Uzar gider bu. Eli ayağı çirkin olan kadınları bırakmana sevindim belki bu saçmalıklara önem vermeyen düzgün bir adam bulmuşlardır. Soruna cevap veriyorum: normal değil. Doktora git.

muhtemelen farkında değilsin ama fetişin var. @bayc, bu kadar "butthurt" olmaya gerek yok. herkesin güzellik kriteri farklı. merak etme, ayak fetişistleri, "ayağı güzel değilmiş, öldürün gitsin!" diyen insanlar değil. sonuç olarak herkesin ilgi duyduğu, beklediği, sevdiği şey farklı. adama öcü muamelesi yapmanın manası yok, acayip acayip konuşmayın yahu.

@der meister haklısın biraz sert oldu kusura bakmasın arkadaş.

@bayc, sen de kusura bakma "butthurt" ifadesi için, öyle sert görünce ben de sert girdim eheh. cidden yani fetişizmi böyle değerlendirmemek lazım, boşu boşuna üzülürsünüz yoksa. bu "karşı taraf mükemmel olsun" beklentisi değil; sadece farklı şeylere daha fazla ilgi duyma meselesi. ayrıca üzülünmesi gereken bir kitle varsa bence o da fetişistler. yani insanlar zaten hoşlanacak/sevecek kişi bulmakta zorlanıyor, sen bir de bunun üstüne "eli/ayağı güzel olmalı" kriteri koyuyorsun. şaka gibi. düşünsene mesela bayıldın bi hatuna ama ayağı güzel değil. olmuyo işte, yapamıyosun. cidden. foşikleri sevelim, sayalım :((

kint +1

bence de insandaki en çirkin uzuv ayak. hele o ayakta oje örneğini okuyunca tiksindim oturduğum yerde. çok çirkin bi görüntü bence

Fetiş abi işte, illa öpme/yalama isteği vb. olmak zorunda değil. Sapıklık falan da değil, doktora gidecek bir şey yok. Nasıl keyif alıyorsan öyle devam et.

@dox +1 demeye geldim de kendini doktorluk anormal falan gorme diye..

bence çok hoş bir zevk. ben de mesela ince bilek, kibar, narin el ayaklara bayılırım. incecik de boyun olursa bi de vay başıma gelenler.

bi de nedir ya bu tutturmuşlar bi fetiş. sapık mıyız kardeşim biz. rabbim yaratmış biz de beğeniyoruz, poroblem mi var? (iki keklik bir derede ötüyor dinliyorum da ondan heralde bi an celallendim)

Takıntılı bir arkadaşımızsın. Tercih meselesi ama çok da sağlıklı değil.

Bişey yükleniyor ya da güncelleniyor

Güncelleme ya da yüklenen bir şey var mı diye baktım hemen ikisi de yok. Biraz paranoyağımdır, telefon kontrol ediliyor mu falan diye düşündüm de.

Telefon şarjdayken kapandı hatta giriş parolasını istedi demin

telefonu bilgisayariniza takip mi sarj ediyordunz? o sembol genelde fotograf, muzik vb. dosyalar itunes ile senkronize edildiginde gorunur.

@hopeless yok yanımda prize takılı duruyor. Bi anda ekranın ortasında döndü o yuvarlak sonra kilit aç dedi. Kıllanıyorum istemsizce.

jailbroken degilse bir sey olmaz, merak etmeyin.

Telefonun daha önce eşleştirildiği bilgisayar eğer açıksa, itunes yazılımı açıksa bilgisayarda (Windows için geçerli), Telefon'da şarja takılıysa, otomatik olarak hem yedekliyor hem de eş zamanlıyor. Kablosuz ağ üzerinden. Buna izin vermiştim Sürekli yapıyor.

otomatik güncellemeler açık olabilir,güncellemeyi yapıp bitirmiştir.onu kontrol edin

FBI teröristlerin iphone'unun takip edemediği için Apple'la büyük savaş içerisinde. JB kullanmıyorsanız takip edilme olasılığınız 0.

Fikir vermesi açısından;

Acıbadem International - Yeşilköy
Özel Sağlık Sigortası - Acıbadem

AST, ALT, ÜRE KREATININ, HBA1C
250 TL haşırt.

Sadece ikisi mümkün olmaz galiba. Onlarla birlikte 10 şeye daha baktırdım ve hepatit kontrolü de olsun istedi , 400 ödedim.

Medikal

Acıbadem sigorta ile acıbadem'de 200 tlye baktırmıştım trigliserite. Ayrıca asmler ücretsiz yapıyor bunu. Trigliserit var mı bilmiyorum. Bir sormakta fayda var.

480 odemistm

1 daha temiz duruyor.

ama hostelde kalma amacın ne ? aynı paralara airbnb'den ev de bulursun. benim için hostelin anlamı sosyalleşmek ve farklı insanlarla tanışmak. yorumları bu açıdan değerlendirmek lazım.

1 daha güven verici

@orpheus temizlik ücreti ile baya pahalıya geliyor. ben de evde 1 kişi tanıyacağıma odada 15 kişi tanırım diye düşünüyorum.

airbnb de super host diye birşey var puanı çok yüksek kişiler filtrelerde onu aç. bir de temizlik ve benzeri ücretleri çok cüzi alan hostlar var denk gelebilir bir tane.

Airbnb'de yabanci sitelerde kod veriyorlar, 10-15 euro da indirim oluyor, bakabilirsiniz onlara da.
Seceneklerden 1 daha iyi duruyor eger uzak degilse merkezi yerlere

İkinciye bakarken cüzdanım kayboldu. O derece.

okul, kürsü bunlar önemli şeyler..

Tek okuyuşta anlayabilmek için doğan soyaslan. Detaylı öğrenim için durmuş tezcan.

Pratik kitabı içinse nihat kanbur ve 9 eylülde bi profeseförün yazdığı bi kitap vardı, o.

adam veya köpek psikopat değil ise sorun olmaz. hayvanın davranışlarından saldırganlığı olup olmadığını anlarsınız. riskli bir durum yoksa insanları boşuna rahatsız etmenin anlamı yok.

arkadaşımn evinde 2 adet dogo doğduğundan beri 1.5 senedir bir bebekle beraber yaşıyorlar.

Bizim apartmanda da rottweiler var ve benim de iki çocuğum var ama çocuklar için korkmak hiç aklıma gelmemişti açıkcası. Ben bizim kedi için korkmuştum biraz çünkü kedilerle arası pek iyi değilmiş ama çocukları çok seviyor, eşşek kadar şey bizim yaramazları merdivende görünce maymuna dönüyor çok tatlı yaa :) Geçen gün de sitenin parkında bir gencin pitbull yavrusunu sevdik çocuklarımla beraber.

Sahibi sayko değilse hiç birşey olmaz.

Soyle soyleyeyim. Eger kopegi vahsi saldirgan hale getirmezseniz, o kopek her kopek gibi sevgiye ilgiye ac, sicakkanli olur. O kopegin ailesini tehdit etmediginiz surece size zarar vermez. Kimseye vermez. Inanin bana. Cocuklarinizi koklasin, cocuklariniz sevsin onu. Daha guzel degil mi.

Bence doberman'ı çocuklardan korumak lazım. Bu kadar şımartılmayla en tehlikeli onlar aslında.

Ama illa çözüm lazımsa, kat mülkiyeti kanununa göre imza toplamak gerekiyor.

Düzgün bir sekilde sahibiyle konusun. Cocuklarin korktugunu ve apartmandan cikana kadar tasma ile sahibinin sıkı gözetiminde olmasini isteyin, bu kadar.

Cinsi önemli degil, bazi köpeklerin cocuklar ile yasamasi önerilmez. Bizim köpek sahiplenmeye gittigimiz her barinak bunu söyledi. Bazilari daha agresiftir, bazilarinin da ani hareketlerde (özellikle cocuklarin birden ciglik atmalari, ya da birden dokunmalari vs.) ne yapacaklari belli olmayabilir... Pitbull ya da Pudel olmasi ile pek alakasi yok bunun.

Bir de, cok sacma buldum yukarida yazilanlardan bazilarini. Kücük cocuk ya da yetiskin biri, bir hayvandan korkabilir. Korkunun cok mantikli bir aciklamasi da olmaz yani. Köpekle yasayan insanin, cevresindeki herkesin köpegi sevmesini ya da istemesini beklemesi sacma. Ama güvenligini saglamak zorunda.

hayvan bunlar, domestic olanlar daha uysaldir ama her hayvan tehlike barindirir.

buradaki arkadaslarin bazilarina katiliyorum uysaldir, iyidir belki hayvan o bambaska bir sey ama her insan korkabilir, cocuklari icin ayni sekilde korkuyor olabilir, köpek, onu besleyen adam manyak olabilir. ben cok severim köpekleri ama bu onlarin bazilarindan cekinmeme engel degil.

mesela köpeklerin yarim insan sayildigi avusturyada köpegi agizliksiz metroya bindirirsen yersin cezayi.

eger arkadaslarin durumunda köpek ses yapmiyor ve rahatsiz etmiyorsa apartman girisinde agizlik takilmasi istenir, bu sayede sikintilarin önüne gecilmis olur.

elbette ufakliklara hayvan sevgisi asilayin, komsu normal biri ise köpekte normal olur genelde, önce agizlik takiliyken köpekleri oksamayi ögrensinler, sonra köpek alistikca cocuklarin ve sizin korkunuz gider.

21/2 ' e göre tebligat istediniz değil mi? usulsüz olan neresi ben mi kaçırıyorum? tebligat hukukum zayıftır kabul.

@cabiday:
TK md. 21/1:

Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

2ye göre değil 1e göre tebliğ ettik biz. borçlu evde yoktu, komşuya soruldu ve evde olmadığı öğrenildiğinden kağıt yapıştırılıp muhtara teslim edildi. ben mernise çıkardım, evde olmadığından muhtara gitti yani.

Kazancı'da ya da palmiye'de yok mu? Ona göre bakacağımd ya da sinerjide

@Vse budet horosho: ofisimde lebib yalkın var. googleda ve lebibde uzun uzun aradım ve ancak 1 tane 12. dairenin kararını bulabildim. üyelik olmadığı için kazancı, palmiye, sinerjiye bakamadım doğal olarak. lebibe yabancıyım, kazancı kadar aktif kullanamıyorum belki de ben bulamıyorum emsal karar. o yüzden duyurudan yardım istedim. fırsatınız olursa ve bakabilirseniz çok müteşekkir olurum :)

haha benzer durumumuz var ancak karşı taraftayız, bize usulsüz tebligat yapıldı. bu noktada benim gördüğüm yargıtay kararları kanundan ziyade tebligat tüzüğüne odaklanıyor:

Tebligat Tüzüğünün 28. Maddesi ise şöyle demektedir:

“Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.’’

sizin durumda sanki tüzüğe artı tk 21'e uygun tebligat yapılmış gibi.

şimdi duruma uygun karar bulamadıysanız belki usulsüz tebligat kararlarından ters çıkarım yapabilirsiniz

YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2011/12444 Karar: 2011/31216 Karar Tarihi: 28.12.2011 kararında şöyle bir ibare var: "Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği <tevsik edilmeden>, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgelerine işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında, muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.’'"

diyor, yani bakın yargıtaya göre usulsüz tebligat için bu şartlar gerekiyor ama aksi yorumla da bizim tebligatımız usule uygundur gibi bir yol izlenebilir.

Karakolluk durum yok, o eskidendi. Karakola ladar gidip yorulma bosuna, aynisini diyecekler.

Direkt nufusa gidip yenisini cikartiyorsunuz, baska hicbir islem yapmaniza gerek yok.

Rwndevuya gerek yok nufüs müdürlükleri bu ara boş. Ancak ben de yeni kaybettim ve muhtardan kayıp formu alcaksın dediler. Muhtara gittim 50 yaşında olunsa bile aileden biriyle gelinmeli dedi, sonra uğraşmadım.

Yani nüfus müdürlüğüne gidip 3 adet foto ve ehliyeti göstermek yeterli olsa ne güzel olacak.

ec.europa.eu

altta 2009 2010 falan yazıyor orada okullar var. oradan bak.

Bologna sureci sonrası butun universitelerin geçmiş olması lazım o sisteme.

Antalyada açılan vakıf üniversitesi o şekilde.

Savcılık.

Savcılığa şikayet edersen gülerler. Orada sanal bir kişiliksin, o da gerçek kişiliğini bilmeden soyut hakaretler ediyor. Haa gerçek kimliğine yönelik isnatlar varsa iş değişir.

Eskiden de tam tersiydi belki de, ben haklıyken bir tartışmada babam bana kızardı yine milletin çocuğuyla niye kavga ediyorsun diye. Hiç beni dinlemezdi bile. sanırım millet olarak bizim en büyük özelliğimiz ortamız yok bizim. Ya herro ya merro.

evet çocuklarını prens/prenses yetiştiren anne babalardan gına geldi tabi ama sizin gibilerin bu tanımları da fazla abartı değil mi sizce? çocuğa "vasat zekalı ve sevimsiz" deme hakkını nerden buluyorsunuz?

çocuğum olsa ve bir haksızlık yapsa ben gerekeni söylerdim zaten ama söylemediysem de demek ki vardır bir bildiğim. ne bileyim o anda çocuğu herkesin içinde rezil etmek yerine belki eve gelince ağzının payını vereceğimdir. ama şuna eminim ki alakasız biri çocuğuma bir ortamda sevimsiz dese ona herkesin ortasında ağzının payını vermekten çekinmem. sizin çocuğunuz değil yani ve sevmek zorunda değilsiniz.

böye anne babalar için ise yapacak bir şey yok günümüzün popüler trendi de bu. kendileri ana babalarından yeterince destek görememiş insanlar "kendi çocuklarıma böyle yapmayayım" diyor ama ipin ucunu kaçırıyorlar genel olarak. ileride bunun da yanlış bir şey olduğu anlaşılacak ve bir sonraki jenerasyon çocuğunu daha iyi yetiştirecek belki.

Pişkin insanlardan nefret ederim ama bir çocuk için fare suratlı demek de pek doğru değil. Adı üstünde, çocuk. Zaten yaptığı şeylerin farkında olsa ona çocuk demezler. Ben ebeveyn olsam kendi çocuğuma da karşıdaki çocuğa da eşit ölçüde kızarım. Ebeveynlerde sıkıntı varsa da düzgün bir şekilde konuşmak gerekiyor. Bunu bir saldırı değil de bir iletişim olarak görürlerse aşırı tepki vermezler.

@istanbul kanatlarımıb altında

Fark da tam burada sanırım. Ben çocuğum eğer aptal olursa, onu aptallığıyla ve çirkinli olursa çirkinliğiyle de kabul etmeye hazırım. Çünkü bana bahşedilen bu, diğerlerinden geri olsa da olur. Sırf benim çocuğum diye hiçbir konuda başka çocukların önüne geçemez.

Ve sizin çocuğa haksız olduğunu söylememeniz onun haksız olmadığı anlamına gelmez, dünyanın sizin ve çocuğunuzun etrafında döndüğünü, tüm karar mekanizmasının da sizin kontrolünüzde olduğunu gösterir. Ben de bu durumun rahatsız ediciliğinden bahsediyorum zaten.

Değil insanın kendi çocuğu, hiçbir yetişkin bile yanlışından dolayı el alemin önünde rezil edilmez, işlediği bir suç değilse, mahkemede bulunulmuyorsa.

Üstelik bu bir çocuk. Üstelik insanın kendi çocuğu. Elbette kendi "el alemin" yanında ona laf etmiyorken, el aleme de laf ettirmez. Haklı.

Fakat yanlış olan, evladına kimseleri karıştırtmamaktan ÖNCE, o evlada düşünme ve saygı yetilerini kazandırmamak, işlediği hatayı/yanlışı işlememiş gibi davranmak, çocukluğu beyinsizlik sanmak. Bu noktada çok ama çok haklısın, fakat yine de duygularımızı ifade etmek adına abartabilmek için yanlış yönlere sapmamak gerek. Dış görünüşü falan hele, hiç alet etmemek lazım.

Ha, tuvalet eğitimini bile okul öğretmenine bırakan ebeveyn ne biliyor ki çocuğa ne öğretsin, nasıl örnek olsun? Çocuğu "sigişmenin doğal sonucu" olarak gören, "sigişme"yi de tamamen temel içgüdü olarak alıp içindeki insaniyet payından haberi olmayan zihinler başka nasıl davransınlar ki. Evlendiklerine şükür, o da toplum baskısının marifeti de ortalıktaki babası mechul insan sayısı geometrik olarak artmıyor.

Nasıl bloklanmış? Sony tarafından internet erişimi mi kesilmiş

sony tarafindan hesabin degil de cihazin psn'e girisi engellenmis.

Ps 4 sahibi biri olarak internet olmadığı süreler ps 4'ü çok nadiren açtığımı söyleyebilirim. Uncharted 4 harici doğru düzgün tek oyunculu oyun yok hepsi internet üzeri.

Ama sırr uncharted 4 oynamak için değebilir. 300 tl yi nereye harcamıyoruz ki hayatta

bu sonuçta keyfi bir harcama. ben bunu alıp yarın öbür gün internetten oyun oynayamayacağım, keyfim kaçacak. eğlenmek üzerine tasarlanmış bir platformda kısıtlanacağım. vermezdim.

ben verirdim arkadaşlarla fifa atıyoruz lan bağlantı zaten. Hikayesi için de oynanacak tonla oyun var.

250 euro çok ayrıca 80 euro da kol aşırı pahalı. Getirdikleri yerde kol max. 40 euro tutmuştur e ps4 te 200 euro tutar ki ben 150 euroya aldım. Bence almayın.

@england cihaz koluyla beraber 80 euro

80 euro 2 kollu konsol mu? al gitsin.

@lifeframe kaçırma o zaman al gitsin ucuzmuş:d

eğer annenin ikametgahı başka evdeyse otomatikten ortaya böyle sorun çıkıyor. elektrik annenin üstüne ancak annenin adresi başka yer. para cezası durumu doğrudur.

dask + tapu fotokopisi + baba sağ ise kira kontratı, değil ise veraset ilamı ile birlikte elektrik şirketinin perakende şubesine gidin. üzerinize almazsanız abonelik sözleşmesini iptal ederler, haberiniz olmaz, arkadan kaçak faturası tutup sayacı sökerler.

daha evvel bunları tespit edemiyorlardı. yıllar önce ölen aboneler vardı ve borç durumunda tahsilat imkansız hale geliyordu. şimdi bunu da öğrenebilmişlerse helal olsun.
Bursa'da ilgili kurumun internet sitesinden online işlemlere girerek abonelik başlatıyorsunuz. sizi ziyaret ediyorlar, gelmeden önce telefonla arayarak. sizden istedikleri belgeleri onlar gelene kadar temin edip, kuryeye teslim ediyorsunuz, imzaları atıp işlemi tamamlıyorsunuz. 100 liraydı galiba güvence bedeli, internetten kredi kartıyla ödeniyor. anneniz de yani eski abone, kuruma başvurup güvence bedelini geri alabiliyor.
kurumunuzun internet sitesini araştırın.

Acaba yönetici ihbar etmiş olabilir mi? Sizce kapısını çalayım mı? Biraz husumetliyiz

şikayetten bağımsız standart bi işlem. herkese yapılıyor bu ara izmir'de.

söylediğim şeyi google'da aramamanı tavsiye ederim. tripofobi diye bir şey var. dediğinin tam karşılığı değil ama o olabilir. ben yazdıklarını okurken rahatsız oldum.

Böyle görsellere bakmamak malesef çözüm değil zira dediğim şey hayatın her alanında. Kavun içi, shaggy halının bazı kısımları, bazı yerleri beyazlaşmış duş başlığı..

Demek istediğim sizce ilaç tedavisini gerektircek bi durum var mıdır

tripofobi'niz var. ya da tripofobiksiniz. artık hangisi daha doğru kullanım bilmiyorum. geçmiş olsun.

ben de çok rahatsız oluyorum bu tarz görsellerden. o kuşu da gördüm içim fena oldu. ama bakamayacak derecede değilim neyse ki. eğer gerçekten çok rahatsız oluyorsanız google'a tripofobi yazıp ARATMAMANIZI tavsiye ederim.

Tripofobi evet. Ben de siz anlatirken bile rahatsiz oldum. O kuşa açıp bakamam su an. Tedavisi var midir bilmiyorum ama bir uzmanla gorusmekte fayda var.

evet der. gayrımenkul alıp satarsan sıkıntı olmaz.

der

Gelir vergisi olarak mı işlenir yoksa başka bir şekilde mi vergilenir. Nasıl hesaplanır böyle bir paranın vergisi?

Vergi gelirden kazançtan olur. Duran paradan vergi almazlar. Senin sorunun nerden buldun bu parayı. Nasıl gelir elde ettin ve elde ederken verisini ödedin mi şeklinde olır

nereden buldun yasası kaldırılmadı mı? bence demezler. ülke zaten kara para ile ayakta duruyor ki bunu yiğit bulutun kendisi de itiraf etmişti.

tepene biner. yastık altındaydı dersin. hukuki olarak takarlarsa yine bir şekilde üzerler ama hukuki olarak yastık altındaki yatırımlarımı çıkardım dediğinde bir şey deme hakları yok diye biliyorum.

nereden buldun yasasini iptal etmisti hukumet en son..

bu büyüklükteki paranın hesabını sorarlar.

Şu anda 6736 sayılı varlık barışı kanunu kapsamında belirli şartların sağlanması halinde uygun şekilde bildirimini yaparak yurt dışından döviz, altın vs getirebilirsiniz. Ya da yurt içindeki varlıklarınızı işletme kayıtlarına alabilirsiniz. bu durumda bu varlıklar için vergi incelemesi yapılmaz, herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmaz, soruşturma ve kovuşturma yapılmaz, vergi cezası ve idari para cezaları kesilmez. bu işin son tarihi uzatılmazsa 30/06/2017. Uygun yapılmazsa masak tepene çöker.

Para yastık altından çıkmayacak, başka bir hesaptan benim hesaba geçecek. Arada parayı takip kanalı var yani. Burada sorgulanan ben mi olurum yoksa parayı gönderen mi? Bir de yurtdışı değil yurtiçi hesaptan geçecek döviz cinsinde. Kitabına uydurmak hangi tarafa düşer burada?

Nerden buldun yasası diye bir şey Yok ancak kaynağının sorgulanmaması için bir engel de yok.

Sizin söylediğiniz durum gelir vergisi değil, veraset ve intikal vergisi kapsamına girebilir. Yani şahıslar arasında karşılıksız bir para transferi varsa bu vergi söz konusu oluyor. Babanın oğluna para vermesi bile bu kapsama giriyor. Vergi oranı da %10'dan başlayıp 30'a kadar çıkıyor.

Kibristan hesabima 50bin tl para yattiginda kaçakçı muamelesi gorduysem o miktarda uykundan alirlar seni.

Kitaba uydurma kısmı her zaman paranın geldiği hesap sahibine düşer.

Maliyeden önce banka sorar bu ne iş diye. Şüpheli işlem bildirimleri konusunu okuyun Google'dan.

birileri çok fena bitcoinden vole vurmuş:D

Maliyeden önce banka sorar + 1
Hükümet maliyeyi kara para ile döndürüyor ama bankalar hep yurtdışı bağlantılı. Onların anti-money laundering bölümleri bu işlerle ilgileniyor. Kara paranın aklanması, uyuşturucu gelirleri ve terörizmin desteklenmesine karşı bu paranın nereden gelip nereye gittiğini araştırmak mecburiyetindeler.

Benim için şu sıralar:
www.youtube.com

Cubaneros-lost on you
Rag'n'bone man-skin (bilel remix)
Röyksopp feat susanne sundfor-never ever
Charlie puth-attention

Rusça önereyim. Timathy - baklajan. Bi dene derim :)

Sapés comme jamais

youtu.be

Bak yine başladım oynamaya :)))))

lehçe isterseniz youtu.be

@ardacan, direkt gidip yeni kimlik çıkartsam, böylece eski kimliğim otomatik olarak devre dışı kalmaz mı? İlla o kayıp kimlik prosedürü şart mıdır

aile bireylerinden birinin gerekliliği benim için sıkıntı olacak. Teşekkür ediyorum. Bir şekilde halledeceğim artık

Pasaport ya da ehliyet varsa onla gidin ya da kimlik yerine onlari kullanin

bir zamanlar herhangi bir gazeteye kayıp ilanı veriliyordu. o ilan ve az bir parayla nüfus dairesinden yeni kimlik çıkarılıyordu. değiştiyse bilmem. muhtara filan gitmek yoğidi. bu rivayetler yeni mi çıktı?

devletten parasıyla yaptırırsın. hatta bunların bir çoğunu sağlık ocağı bile yapar zannımca

Özel hastanede yaptırmıştım ben, 400 tl tutmuştu. Evet çok rahat ve 30 dakikada halloluyor ama bu paraya değmeyebilir:

aile hekimi yapar. doktor bunları istedi de. benimki yapıyor.

sağlık ocağı +1
diyetisyen istedi diyorsun yapıyorlar.
sabah saat 9den önce gidersen direkt o gün yapıyor bizimkiler,yoksa başka güne randevu veriyor.

muhtemelen din kutluru ve ahlak bilgisi mufredatlarinda yer almiyor!

faketir mumkund egil

@partizan

youtube videosundan aldım, fake olduğunu düşünmüyorum

aşırı kolay bir soru ama biz dinle aşırı iç içe bir ülke olduğumuz için de bize kolay geliyor olabilir. 250 binlik soru değil ama orası kesin.

evet, phoenix sorusu da kolaydı para ödülüne göre...

ilginçtir bu gece ben de aynı videoyu izlemiştim :)

Su an yanimda atayizin allahı danimarkalı bir arkadasim var, ona sordum sip diye bildi. Din kulturu dersiyle falan alakası yok azıcık beyni ve genel kulturu olan herkes bilir bu soruyu.

ben de o videoyu izledim bu aksam. sozlukte birisi paylasmisti sonra acip youtube tan izledim. sizde de oyle oldu herhalde
soruya gelince acayip basit soruymus

Benin gibi İngilizcesi ilkokul terk arkadaşlar için soruyu keşke tercüme etseydik :)

Aşağıdakilerden hangisi tek tanrılı bir din değildir?
a) İslam
b) Yahudilik
c) Hinduizm
d) Hıristiyanlık

genelde tüm sorular kolaydı.
tv ve dizi soruları dışında tamamı temel genel kültürle bilinebilecek sorular, tv dizi sorularını ise adam tv izlediği için biliyor.

@pispinti, cedex

Evet phoenix sorusu da kolaydı ama büyük ödülü kazanan sayılı insanın olduğu bir yarışmada böyle bir sorunun sorulması garip geldi

calvin klein eternity intense?

Malesef değil

hugo boss intense? pesini birakmicam

bentley for men?

Özel mesajla ilettiler :)

Issey miyake - L'Eau D'Issey Pour Homme Intense miş.

Teşekkürler herkese.

türk siyaseti sağ sol akpli mhpli diye ayrılmıyor ki. cinsiyet değil ki bu iki değişkene bakıp evet dostum sen sağcısın diyelim.

sağcısın. kesin bilgi, yayalım.
bu da senin şarkın olsun :)
www.youtube.com

ha bu arada Atatürkcüler solcudur diye birşey yok.
bir de partilere göre tayin edilmez bu, çünkü partilerin ne yaptığı belli değil.

genel olarak nefret dolu ve azcık faşistim diyebilirsin bence.
solculukla alakan yok, gerçek solculuğu geçtim çakmasıyla bile.

Deniz görmüş diyen kişi solcu olamaz zaten

Türkiye'de sağ sol diye bir şey yok. Seküler veya muhafazakâr var. CHP sol bir parti değildir. Cumhuriyetin kurucusu rejim bekçisi bir parti nasıl sol olabilir. Halkçı, milliyetçi diyebilirsin. AKP'ye sağ dersen CHP orta bir parti olabilir.
AKP, MHP sağ muhafazakâr CHP orta seküler HDP ise ortanın solu.

deniz görmüş..?
deniz gezmiş o.

bu bile senin solun 20 milyar ışık yılı uzağında olduğunu gösteriyor zaten. dediklerinden faşizm çıkıyor.

aklıma kavram karmaşası yaşayan çocuk geldi.

sağı solu bırakın bence,
ırkçılık ve faşizm soslu bir nefret var bünyenizde,
yaşınız umarım çok küçüktür de önünüzde bu yazdıklarınızın doğrularını öğrenmek için yeteri kadar zaman vardır.

seküler milliyetçisin işte arkadaşım.

ırkçılık ve faşizm +1

irkci veya fasist degilsin. araplardan tum dunya nefret ediyor, tum dunya mi fasist?

Gerçek sol o örgütçü dediğin alfabenin neredeyse bütün sessiz harflerinden oluşan ada sahip, Cumhuriyeti yıkıp proletarya diktatörlüğü kurmak isteyenlerdir.

Ya afedersin ama siktir et sağcısıni solcusunu. Aşırı uc olup ülkenin anasını aglatmaktan vazgecmek lazım artık.

Niye kalıba sokuyorsun kendini. Türk vatandaşısın. Atatürk milliyetcisisin. Ki bence olması gereken zaten bu. Başka bir sey önemli değil. Ki çağımız Atatürkçüleri Atatürk okumamış, anlamamış insanlar yani geneli bu şekilde. Yarak kürek argumanlarla Mustafa Kemal savunuyorlar.

O yüzden kim ne olursa olsun. Sen gibi adamlar lazım ülkeye. Dinini kendi çapında yaşayan ama ülkesini dinin bile önünde tutan. Ama bu demek değil ki salak siyasi politikalardan dolayi askere git sehit ol. Ya da maşa gibi kullansınlar seni. Oku, çalış yanlışlara ses çıkaran adam ol. Hem sağı hem solu eleştir. Ikisinin de ne boktan bir sey olduğunu yüzlerine çarp.
Bence milliyetçilik budur. Böyle olmak lazım. Ülkede GSMH 100k olsa herkes milliyetçi olacakti aynı ABD gibi.

Esas olay GSMHyi yukarı cekmek. Ulkeni tanımak. Bu duzensizlikten ülkeyi kurtarmak. Insanları egitmek olmalı.

Sen bakma sagcilara, dincilere, siyasal ıslamcılara. Domates 10 lira oldu. Ekmek de olsun 5 lira azalarak bitecekler. Çünkü din paradır. Ortaçaği 500 yil geriden yaşıyoruz sagolsunlar. <3

Anlamini cok net bilmiyorum ama ulusalci diye de bir kavram var.

bence senin kafan karışık. belirttiğin bazı kavramlar var ama hepsi hakkında bilgin yok. oku. ve indirgemeci yaklaşımdan kaçın.

sen direkt malsın bence. metahan ne lan ausfufjakı. günlerdir saçmasapan duyurular açıp duruyorsun. bizim yazdığımızı siliyor moderasyon, senin şu saçmalıklarına dokunmuyor. ben gerçekten anlamıyorum neden tahammül ediliyor bu tiplere. becerebilsen neyse. insan ne kadar ezik olmalı ki şu ortamda troll'lük yapmaya çalışacak kadar düşsün. yazık

@der meister,

Üniversite çağında senin gibi hala random harflerle gülen bi evladım olacağına, metehan isimli bi çocul yeğlerim. Başlığı açanı tanımam etmem ama sana ağır uyuzum

Ulusalcıyla milliyetçi karışımı bir şeysin, illa bir yere yatkınlık istiyorsan sağa daha çok yakınsın, neticede ulusalcılığı, yani cumhuriyetçiliği ya da Atatürkçülüğü illa solculuk ekseninde değerlendiremeyiz. Yani Atatürk'ü çok sevmek Cumhuriyetçi olmak solculuğun içinde olan bir şey değil, kural değil. Solcu olmayıp Atatürk'ü seven çok sağ görüşlü insan var, Atatürk'ü sevmeyen grup daha çok aşırı muhafazakar ümmetçi grup, milliyetçilik bakış açısının Atatürk'le bir sorunu yok. Bununla birlikte, milliyetçilik kesin bir şekilde sağ ideolojinin içerisinde. Yani sağa yakınsın.

@angelus, sağa yakınsam ama bu seferde ümmetçi, arapçı, dinci tiplerle aynı şeyin içinde bulunmuş oluyorum. bu ürkütüyor beni..onlarla aynı daire içinde olamam kesinlikle.

bence ulusalcısın.

Fraksiyon diye bir kavram var. Yani benzerliklerin arasında çok net ve keskin fikir karşıtlığı olabilir. Yani sen de sağcısıdır kardeşin de, fakat biriniz dünyaya milliyetçilik ekseninde bakıyordur diğeri ümmetçiliği savunuyordur. Evet sağcılık dinsel bir tutuculuğu da beraberinde getirir ama bu illa hardcore bir şey olacak diye de bir kural değil. Yani sağcısın diye illa Arapları seveceksin diye bir durum yok, hatta sağcılığı biraz uçlarda yaşayanlar başka bir ırka zaten sempati beslemez. Bu durumda dindar bir Türk milleyetçisi kavramı daha çok uyuyor sana eldeki veriler ışığında. Şimdi Marks da solcu Hegel de fakat ikisinin solculuğu da birbirine zıt, fakat ikisi de solcu. Hatta Hegelcilik sağcı Hegelcilik ve Solcu Hegelcilik olarak bile ayrılabiliyor. Bunların hepsi fraksiyon.

@vse budet horosho,

sen önce okumayı öğren. METAHAN diyorum METAHAN. adam METAHAN yazmış. ne salak salak laflar bunlar ya. üniversite çağında random harflerle gülmekle konunun ne alakası var? ben de senin evladın olmaya bayılmıyorum zaten, isabet olmuş. ismimin eşya olmasını istemezdim.

Sağ ve sol kavramları normalde ekonomiye bakışla alakalı. Sağ sermayeden, sol halk ve emekçiden yanadır bu ayrıma göre. Ama zamanla kavramların anlamı kaymış, herkes kafasına göre kullanıyor.

Seküler, devletçi ve ırkçısın diyebiliriz. Ekonomik anlamda bakarsak, devleti güçlü tutma isteğin sola yakın, zira sağcılar güçlü devlet = yüksek vergi istemez. Ama tam bir yönün de yok gibi.

Ben de kendimi tam böyle tanımlıyorum. Mutlaka bir sıfata tabi olman gerekmiyor, Atatürkçüsün. Atatürk'ün sağ ya da sol diye bir kavramı yoktu.

yuh okuman yazman var, bu yaşa kadar hiç mi merak edip bakmadın bu neymiş ne değilmiş diye.

nasyonel sosyalistsin.

kafandaki ideal ekonomik modeli bilmiyorum ama nasyonel sosyalist kokusu aldım ben de.

Yok onu biliyorum sadece düzelttim.

sağa daha yakınsın. bunu sen de biliyorsun.

kafanı karıştıran şey atatürkü solcu zannetmen. atatürk solcu değildir, milliyetçidir.

sen de milliyetçisin ve sağa daha yakınsın.

sağcısın diyemiyorum çünkü türkiyede sağ diyince islam işin içine giriyor. her halükarda solcu olmadıgın kesin

Sağ yada sol partiye bakıp söylenemez. Milliyetçiyim diyorsun solcu olamam diyorsun ama CHP'nin içinde de ulusalcı/milliyetçi bir milletvekili grubu var. (Evet ulus=millet => ulusalcı=milliyetçi). "Yaşasın Türk ırkı diğerleri aşağılık, hepsi ölsün" yada "yaşasın Alman ırkı" şeklinde cümleler duymadığım sürece ırkçı diyemem.

Kendi kültürünü yaşatmak elbette her insanın hakkı. Bunu ret edeceksek eğer Atatürk'ü de ırkçı, faşist biri diye tanımlamak gerekir ki yanlış olur. Atatürk milliyetçidir ancak ırkçı yada faşist biri değildir.
Araplardan nefret ediyorum desen de bu sözünle "tüm araplar ölsün" demek istemediğini varsayıyorum.

Seküler ulusalcı diye kategorilendirelim seni.

benim de olmam lazım ondan korkudan olamıyorum :( yaşamımı doğrudan etkiliyor. sol taraftan hiç nefes alamıyorum. sürekli uykusuzluk, çabuk yorulma, beynimin sol tarafı çürüyormuş gibi hissetme durumlarım var :(

Ben de ayni dertlerden ve tedirginlikten muzdaribim. Burnundan ameliyat olan arkadasimla konustum zaten lokal anestezi degil tamamen uyutuyorlarmis. Sonrasinda da cok fazla sikinti cekmemis. Buz tedavisi mi ne varmis onla ugrasmasi sikintiymis bir tek dedigine gore. Baya oldu o ameliyat olali bu arada. Belki artik daha zahmetsizdir.

Iyi de burun zaten tek taraflı çalışır. Ikisinin de açık olmasi diye bir durum yok. Milleti kandırıp ameliyat ediyorlar kanmayın bunlara. Burun gun icinde dönüşümlü olarak birini kapatip digerini acar.

@vegas +1 :d
(bkz: grup indirimi)
ben güzel koçaklama, güzelleme falan yazarım. itina ile akrostiş de yazılır...

@goodman sol tarafım çürüdü abi bildiğin gibi değil... anlayamazsınız...

Benim de sol taraf gidik. Otrovine sıkarak yaşamaktan müptezel oldum. Ameliyattan sonra gelişmeleri yazacağım

aynı durum bendede var. 2 sene otrivine bağımlılığı ile yaşadım. kısa süreler bıraktım ama trivine ciddi bağımlılık yapmıştı.

tekrar spora başladım geçen yaz. 1 haftada bıraktım. spor artık nasıl hormonlar salgılatıyorsa burnu açıyor. ve devamlı o halde kalıyor 2-3 gün. düzenli sporda sürekli açık.

arada mesela çok kısa zamanlarda tam nefes alamadığımı hissediyorum ama iki koşunca geçiyor.

sporu bir deneyin dilerseniz bu kadar korkunuz varsa.

8-9 yıl kadar önce aynı sebepten dolayı çapa'da oldum o ameliyatı (estetik yok sadece septum düzeltme). korkulacak hiçbir şey olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. tek rahatsız edici yanı ameliyattan sonraki ilk geceyi tamponla geçirmekti. nefes alamadığım için uyuyamamıştım doğru düzgün. onun dışında da ağrı sızı hiçbir şey olmadı.

Macunlu fırçalama yaparken nasıl yapmalıyız

Ben baya bastırarak fırçalıyorum teller falan dikkat ettiğim yok. Şuana kadar sıkıntı olmadı. Curaprox ortho alırsan ekstra yumuşak zaten kırma şansın yok braketleri falan

dişlere değmemesi lazım diye bir şey bilmiyorum ama çok sert fırçalarsan kopabilir. bu sebepten ortho fırcaların ortadaki kılları kısa kenarları uzun oluyor rahatca fırçalanıyor. ben de curaptox 5460 ortho olanını kullandım. normal olanını da kullandım. ortho şart değil yani.

arayüz fırçasıyla tek tek alt üst temizlemek lazım gerçekten çünkü normal fırçayla o kadar ince temizlenmiyor. mesela benim dişlerim çok çok küçük braketler çok örtüyordu dişimi mutlaka arayüz fırçasının uygun kalınlıkta olanıyla temizlemem gerekiyor.

bir de normalde hergün derler ama ben ilk başlarda çok sık yapmama rağmen sonradan çok üşeniyordum superfloss diş ipiyle tüm dişlerimin arasına girip temizliyordum. 30-40 dk dişimin temizliğiyle uğraştığımı bilirim.

öyle bir şey yok. eninde sonunda bazı teller çıkıyo vs. gidip yapıştırırsınız. diş ipi mutlaka kullanın ama

Tost gibi ekmek arasi şeyler asla yeme bişi ısırma ve koparma

Hazır bugun takıldıysa çiğneyebileceğin her şeyi yemeye bak. Kebap falan ye güzel güzel. Braketleri kıracak her türlü sert besinden uzak dur. Çekirdekli her meyveden, Sert elmadan. Tost ye ama sert olan kenarını yeme.

Bugüne özel yasak yok, tel çıkana kadar bu iş böyle.

Ve asitli gıdalardan uzak dur. Git superfloss al, arayüz fırçası al, tek demet fırça al. Çok iyi bak dişlerine, tel varken kolay çürür.

Yapışkan gıdalara veda et her türlü.

alışana kadar zorlamayacak şeyler ye. daha sonra ise braketleri kırabilecek şeyleri yeme yada yiyeceksen keserek ye. elmayı ısırmak yerine kesmek gibi. onun dışında ekstra zorlu bir durum değil. ben herşeyi yedim zamanında. baya da uzun süre taktım diş teli.

Bugün pilav hatta ekmeğin içi bile çok ağrıtacak muhtemelen dişlerini. Tost zaten yiyemezsin ama yemeye kalksan bile pişman olursun bence. O ilk günkü ağrıyı yıllar geçse de unutamıyorum ben. En iyisi patates püresi, haşlanmış sebze falan gibi yumuşak şeyler yemek.

@brownstone, bugün 2.gün poğaça alıp geldim ve yine çiğneyemedim sızlıyor. Umarım normaldir bu durum. Cevaplar için sağ olun.

görevli nerden biliyor 3 sene önce adli vakaya karıştığını?

@kaputt, önündeki sistemden bakıp söyledi. Burada öyle gözüküyor dedi

siz edevletten baktınız mı?
orada davalarım diye bir kısım oluyor. size açılan ya da açtığınız dahil olduğunuz davalar gözüküyor bildiğim kadarıyla, belki detayını görürsünüz.

hizmetlerim > adalet bakanlığı > uyap hizmetleri altında menü

O hastaneye daha önce gitmediysen göremez. İsim benzerliği olabilir.

viski yahut konyak

+1 +1

Kanyağa ben de katılacağım. Burada ruslar soda gibi tüketiyor, çivi gibi yapıyor hepsini. Ben de alman markası içiyorum bi tane ama suyun içine katıyorum kahvenin değil. Eve gidince öneririm markayı

Ancak viski konusunda hemfikir değilim. Hele votka bu durumla tamamen alakasız :)

Palinka en.wikipedia.org icebilirsin.

Eski calistigim yerde sarap, bazen de bira iciyorduk calisirken. Bira performamsi biraz dusuruyordu ama sarap iyi geliyordu.

bas agrisi surekli ve zonklama seklinde mi? bulanti ve agrinin siddeti giderek artiyor mu? sese ya da isiga karsi asiri hassaslik basladi mi? evetse velkam tu di kilab.

@pide hangi kilab bu :)

migren

Okuyunca ben de migren dedim. Bulantı eşliğinde yazıyorum, geçmiş olsun :( aç kalma, uykusuz kalma, stres yapma.

az su icmek, gun icinde uyumak da tetikleyebiliyor.

Oo migrene hosgeldin:)

Migren kardeşliği adına sizi sımsıkı kucaklıyorum. Granny smith yeşil elma, naneli şeker, tuzsuz form etimek, biberiye çayı. Geçmiş olsun.

günlük yaşantımın en büyük problemi bu sanırım, hiç su içmiyorum. Hatta bazen en son ne zaman su içtiğimi bile unutuyorum. İş yerinde masama sürahi aldım, pazartesi dolduruyorum çarşamba bakıyorum aynen duruyor :) varsa yoksa çay, kahve, alkol.

Abartmamışsın, normali o diyebiliriz. Benim de günde 4 litre su içtiğim dönemler oldu, o belki biraz fazlaydı denebilir ama bu yaşantına da bağlı biraz. Her halükarda az içmekten iyidir, emin ol.

2.5 lt'nin altına düşmemeye çalışıyorum. bardakla değil matara ile içiyorum. su içmeyi unutan az içen arkadaşlara tavsiyemdir.

Türk insanının en büyük yanlışı canı su isteyince kola meyve suyu vs şeyler içmesi aslında susadıysan su içeceksin

2.5 -3L tamamlamaya çalışıyorum

1 bardak içiyorum. Gerisi ice tea, çay, şalgam falan. İçmek cidden şart mı? Zeka için mesela :)

1.5 2 litre arası içiyorum. Boyum ve kilom için bu kadarı uygun demişti doktor. Tamamlamaya çalışıyorum ben de.

3lt su, 1lt civarı diğer sıvılar.

Normalde 2.5-3 litre civarında içiyorum ama 2 haftadır sürekli dışarda olduğum için evde olduğum zamanlardaki kadar çok içmiyorum. 1.5 litreye falan düştü sanırım günlük içtiğim su.

1,5lt alıyorum hep. 3 günde anca bitiriyorum. yani 500ml.

Şu an 1,5 falan. Yaza doğru 2,5-3 oluyor rahat ama. Bir de yemeğine de bağlı. Et yemişsem 2,5-3 oluyor şimdi bile.

günde 2 litre içmeye özen gösteriyorum. Özellikle alkol tükettiğim günler bu miktar 3'e çıkabiliyor.

İnsanların yarışır gibi litre litre su içmeleri çok komik, her insanın günlük su ihtiyacı farklıdır. Kilosundan tut da yaşadığı coğrafyaya mevsime günlük aktivitelerine kadar farklılık gösterir. 100 kilo bir erkek için ortalama 3 litre su idealken 50 kilo bir kadın için 1,5 litre su yeter fakat 50 kilo kadın da 3 litre su içmeye çalışıp böbreklerine ekstra bir filtreleme yükü oluşturuyor. Halbuki o böbreklerin sonsuz bir çalışma gücü yok onun da belli bir kapasitesi var. Bunlar çok riskli hareketler. Benimki günlük spor aktiviteme göre değişiyor. Off günde 2 litre antrenman günü 3 litre yaz geldiğinde 4/5 litreye kadar çıktığı oluyor.

4 litre civarı gidiyordur. İdrar renksize yakınsa sıkıntı yok.

kombi kullanıyorsanız ısıtma icin peteklere su çekmiştir.

Kaç m3 tükettiğiniz önemli ona bakın artmış mı.

İlk endeks 128, son 138, dilim tüketim de 10 metreküp yazıyor yanlış bakmadıysam

Bana da son 2-3 aydır çok gelmeye başladı. Normalde 20-25 arası gelirdi, şimdilerde 40 ı buluyor.

İlk aydaki tüketim miktarlarınızla yüksek faturaların geldiği ayların tüketim miktarlarını karşılaştırın. Faturalarınızdaki ilk okuma son okuma değerleri var oraları dikkate alın sorun varsa belediyeye başvurun.

Sayaç nerede?
Benim evdeki sayaç içeride. Görevli geldiğinde evde değilsem 35 lira yazıp gidiyor. 3-4 ay boyunca her geldiğinde de 1,5-2 lira yazıyor okuma ücreti diye. Belki böyle bi' durum yaşanmış olabilir.

su aboneliğinde isim değişikliği yaptınız mı? 6 aylık taksitle toplam 190 lira civarı bir şey ödeniyor mesela iski'de. direk aklıma bu geldi. teminat bedeli diye bir bölüm var mı faturada veya varsa yanında bir miktar var mı?

Su akıtan bi yer vardır. Klozet sifonu ya da musluklar falan, onları bir kontrol edin.

Mahallede veya sokaginizda bir altyapı, lağım çalışması filan oldu mu? Eğer olduysa onuda vatandaşa kilitliyorlar haberin olsun.
Veya bir diğer seçenek çevre temizlik vergisi koymuş olabilirler. Faturayı iyi okuyun bi.

sözlüğün arama motorlarında ilk sırada çıkmasını asosyallerin keşfettiği günden bu yana bu tarz saçmasalak girişimler arttı. özellikle kendini bi bok sanan malların başına 1 kötü olay geldi diye büyük firmaları rencide etmeye çalışmaları gerçekten sinir bozucu. bazılarını haklı bulurum eyvallah da daha geçen günlerde haksız olduğu halde bilmemne rezaleti diye başlık açmış sonra küfür üstüne küfür yedi gerçi.
en büyük örneği

(bkz: oysa yoğurtlu sosun içimi ferahlatması gerekiyordu)

Yazar sayısı artıp içerik ve oluşum gittikçe ortalamaya kaydıktan sonra bu tür şeyler normal oldu sözlükte. Ha eskisi daha iyi miydi derseniz tartışılır tabi, guru'nun banladığı kişilerden bahsedilip dururdu ya da arzach'ın küfürleri vs. Ama şu bir gerçek ki tematik ve araştırmacı yazar daha çoktu ve bu kadar anlamsız küfür edilmiyordu.

Yeni gelenler de kendi kültürlerini sözlüğe getirmiş oldular tabii.

benim bildiğim bu kelimeyi ilk kullanan author'du.
iyi bilenler vardır, şu an yazacaklarımı tamamen sıkıyorum:
bu adamın erotik şeyler yazdığı bir hesaptı 'author', hayali karakter yada neyse. o zamanlar millet gerçek sanıyordu bir çoğu. sonra bu adam deşifre oldu. deşifre olunca bir şekilde üstüne mi gittiler ne olduysa, adam uçurulmadan önce yazdığı entrylerin birinde toplumsal bir linç kültürü olduğundan, bunun ne olduğundan falan bahsediyordu, hani kendisine uygulandığından değil, henüz öyle bir kavram yoktu çünkü piyasada, adamcağız önce olayın tanımını yapıyordu yani bana bunu yapıyorsunuz demek için :D

author'un banlandığı zaman +1

Yani yine kadın yalakaları başlattı bunu, şaşırmadım.

oğlan ben battım iflas ettim, icra geldi desin. ertesi gün kız gider.

oglan ben biraz malim mutlu olmayi bilmiyorum seni de mutsuz ederim desin. ha bi de ben gerizekalinin tekiyim seni hak etmiyorum sen daha iyilerine layiksin demeyi ihmal etmesin. denendi %100 calisiyor.

Türk kadını. Doğrudan boşanma sebebi. Şu hayatı bi kere yaşamaya gelip de ömrünü türk kadınlarının kapris ve çirkeflikleriyle heba edenlere acıyorum.

sizin gibiler için "Y ve K" var. arastirin, tam sonuc veriyor.

bencillik

sınırları belirleyememe arkadaşlarına arkadaşı olduğunu hatırlatamama, yani arkadaşlarının sevgilisinin önüne geçme çabasına karşı bir şeyler diyememesi

bence buradaki en zor kısım yurtdışı, diğerlerinin hepsini halledersin de yurtdışında temelli yaşamanın yolunu bulursan bana da haber ver :(

paradan ziyade meslek ve eğitim lazım. Adam akıllı ülkeler kendi ülkesi dışında eğitim almış kişilerin diplomasını saymıyor çoğunlukla.

öldü izlenimi vermek derken illegal yollardan mi bahsediyorsun? yoksa mecazi mi dedin? Yurtdisi derken neresi? Zengin bir memleket mi yoksa hindistan da olur mu?

Bu niyetle moskova'ya geldim. 2 senede 100 bin tl gitti. Çok mutluydum ama yabancılık hep dezavantaj. Türkiye'de kazanıp tekrar gideceğim. Nereye ldae giderse artık.

bunu yapan şirketler var yurtdışında :) mümkün sonuç olarak ama fiyatını kestiremedim.

ben varım. tam olarak anlattığın şekilde değil ama sevgilim oldugu zaman bütün hayatımı ona endeksliyorum. arkadaşlarımla 6 ay görüşmesem aramam mesela eksiklik hissetmem. öyle de bir pisliğim.

siz arkadaşlarınızın sevgilileri hakkında ileri geri yorum yapan cinsten bi topluluksanız, e o da önceden buna izin veriyosa... sizinki de körler sağırlar durumu olmuş.

ee kolay mı, mertebe atlıyolar sonuçta. çok çalıştılar çünkü.

@elo yok işte onların sevgilileri böyle paranoyak, kontrol manyağı olunca durum bu oluyor. Bu sadece bize has bi durum değil, çok şahit oluyorum çevrede.

Kıza hava atacak diye bize dayılanır, canım cicim yavşar, sonra gider kızı arkasından aldatıp anlatır.
Böyle bunlar.

var,

sevgili yapıp iletişim kesen de

nişana düğüne davet edip evlendikten bi ay sonra konuşmayan da var.

en sevmediğim insan tipi. ulan onu bulmadan önce ben vardım senin kahrını ben çektim yeri geldi omzumda ağladın. bu ne kadir kıymet bilmezlik.



ek: senin sorunla aklıma geldi. 18 yıllık arkadaşlığımızı hiçe sayan zillinin abv!
kocayı buldu heşteglere canım kocişim yazan lara döndü.
hemcins olmasak kocası kıskanıyor dicem de.

hepsi

değişmeyen azınlıktır zaten.

değişimini bana yansıtan yakın arkadaşım yok.yansıtanlar da yakın arkadaşım değil.

Sen bi de onları evlenince gör ;)

Lan bir ben mi değişmiyorum böyle durumlarda-kendimi övdükten sonra cevap yazayım- insandan insana ve samimiyetle göre değişir bence, halihazırda çok yakın iki arkadaşım var, ikisinin de başı bağlı ama senin bahsettiğin gibi bir durum hiç olmadı, ikisinin de sevgililerine başkası diyeceği takdirde tartışma çıkabilecek şeyler söylediğim oldu yanlarında -tabi durup dururken olmadı bu- bir şey denediler, çünkü beni tanıyor ve biliyorlar, art niyetle bir şey söylemem onlara. Diyeceğim aranızda yeterli samimiyet yokmuş zaten, o da bunun farkında olduğundan her ihtimale karşı böyle bir şey söylemiş, bana söylense ben de laf yaparım, gerzekce bir tepkide bulunmuş. Tekneyi vurmadan önce derdini anlasaydınız daha iyiydi ama sizin için pek ehemmiyetli biri değil zaar, o zaman sorun yok.

Herkes kendi yoluna

bazi seylerin degismesi normal tabi ama olmadiginiz gibi gorunmenizi istiyorsa kendisinde problem var. tekmeyi vurmakla iyi etmisiniz.

ben birilerini tanistirsam birbirlerini oldugu gibi tanimalarini isterim, beni de tanistirsalar gercek yuzleriyle tanismak isterim. en iyisi budur.

evet var, hatta kendisi en yakın (!) arkadaşım olur.
başlarda normal karşılıyorduk yeni bir ilişki, birlikte vakit geçirmek isterler diye. ama dördüncü yılında hala aynı durum devam edince işler değişti.

insan ister istemez bu kız şimdi böyleyse evlenip çoluk çocuğa karışınca ne olacak diye düşünüyor. Büyük ihtimalle o zaman görüşmek için hiçbir şansımız olmayacak, karşı tarafın bu konuda yapıcı bir tavır takınma ihtimali sıfıra gidiyor ki takınmak zorunda da değil.
Velhasıl, kendi haline bırakın terk edilirse sizindir taa ki yenisini bulana kadar. Değişik bir tür.

anlamadım ben şimdi siz yeni şirkete geçerken sizin hangi şirketten geldiğinizi bilmiyorlar mıydı?
siz neden eski şirketinize dönmek istiyorsunuz?

bu anlatım ile bence neredeysen orada kal, pek kıpırdamanı tavsiye etmem.
madem anlaşma var nasıl yeni şirkete geçtin, madem geçtin ve kural senin için işletilmedi daha ne istiyorsun, yenisinden eskisine dönmen için başka bir sebep mi var?

@theli, ayrıldıktan sonra öyle bir sözleşme yapmış olamazlar mı? Ticaret hukukunda bu mümkün.

ticaret hukuku çalışmayalı yıllar oldu ama böyle bişey hatırlıyorum.
rekabet yasağından dolayı mümkün olmalı. bu iki şirket aynı sektörde çalışıyor neticede değil mi?

bu durum şirketlerin faaliyet alanı ve sizin yaptığınız işin faaliyet alanına göre değişir. çapraz bir durum varsa farklı değerlendirilir. bu kadar bilgiyle bir şey soylemek mümkün değil.

Yahu anlaşma zaten benim yüzümden imzalandı geçmemi istemiyorlardı bundan sonrası için yaptılar ben geçtikten sonra...
e insanız yanlış kararlar verebiliyoruz

Ayrıca işimin arasında mobilde yazıyorum anlatım bozukluğuna takılmayın

olursa kazara olmalı. riskli olursa daha heyecanlı.

erkeğin baba olması için 34-35 yaş en iyisi bence.
hatta bazısının 40'a kadar falan beklemesi bile mantıklı.
sonuçta babalık biyolojik anlamda annelik gibi bir şey değil.
1-2 yıl hiçbir şey kaybettirmez, tam tersine kazandırır erkeğe.

bence 3 yıl çok uzun.
ama evliliğin ikinci yılında olabilir.

ben de ilk yılı karı-koca geçirmenin daha iyi/sağlıklı/doğru olduğunu düşünüyorum.

çiftlerin yaşına bağlı,
özellikle kadının ama burada sizin yaş sıkıntılı.

evlenir evlenmez yapın.

İlişkisi evliliğe doğru giden yalnızca çok az kişi evleniyor. O evliliğe giden kısım biraz evcilik oyunundan ibaret :) haddime değil belki ama, bu soru için daha çok erken. Zamanla göreceksiniz.

İmza: türk kadınlarından bıkıp, sonunda moskovaya yerleşen kamil.

hiç bir zaman

Olmalı-olmamalı tadında bir şey söyleyemeyeceğim ama ben de kız arkadaşın gibi düşünüyorum. Öncesinde sevgili ile birlikte yaşanıyorsa daha erkene alınabilir ama onun dışında evlilikte baş başa bir miktar geçirmek evliliğin tadına varmak için ya da iki taraf insan gibi anlaşabiliyor mu yoksa bu evlilik bitmeye yazgılı mı onu tespit etmek için gerekli gibi geliyor bana. 1 sene, 1 buçuk sene bir şeyleri oturtmak için kısa bir zaman, çocuk yapmak da gerçekten çok önemli bir karar, dolayısıyla ben 2-3 sene geçsin taraftarıyım.
Bu arada ikinizin de yaşı çok genç. Erkek için 34 daha olgunlaşmanın yeni yeni tamamlanmaya başladığı bir yaş, o yüzden hiç geç değil baba olmak için. Bence erkek için 35+ daha uygun hatta.

Zaten beraberseniz bir suredir, evliligin tadi iliskiden nasil farkli olacak ki:/
Yani bence biraz dogru dusunuyorsun, 1,5-2 sene diyin, tam olsun3 seneyi gec buldum ben de.

Her ilişkinin dinamiği farklıdır ama ben de mümkün mertebe geç çocuk sahibi olunması gerektiğinden yanayım. Hayatınızı yaşayın ve olabildiğince geç anne-baba olun çünkü bu işin geri dönüşü olmayacak.

Kaldı ki 34-35 yaş gayet normal, neden geç olsun?

29 yaşındayım, yeni evlendim. En az 2-3 sene çocuk istemiyorum ben de:( Aslında genel anlamda çocuk istemiyorum. Öyle bir içgüdüm yok.

Bu arada 34 erkek için geç değil.

Daha genç olsaydım birkaç yıl kendimizi tanımayı isterdim ama şu anki yaşımda evlensem ertesi gün çocuğu yaparım.

Bence kız arkadaşınızın fikri daha mantıklı. çocuk olmadan önce 2-3 yıl gezip dolaşıp keyfini çıkarmak lazım. çocuk olunca hayat tamamen ona endeksleniyor. en basitinden ilk zamanlarda sabaha kadar uyutmuyor, işe kan çanağı gözlerle gidiyorsun. bu en basiti. daha neleri var neleri. kısacası çocuk büyük sorumluluk ve aslında yaştan ziyade bu çocuğu yetiştirmeye, bakmaya hazır mısın değil misin, bu sorumluluğu almaya hazır mısın bunu insanın düşünmesi lazım.

eğer yaş konusundan bakarsak kadının yaşı daha önemli tabii ki. 34 yaş geç değil normal bile sayılır. benim babam ben doğduğumda 34-35 yaşındaydı. erkek 40 yaşında bile baba olabilir yani.

ama dediğim gibi yaştan ziyade esasen iki tarafın da bu sorumluluğu almaya hazır olduğu zaman en uygun zamandır.

Arkadaşlar şu nokta da önemli. Ben çocuğumla aramda çok yaş farkı olmasını istemiyorum sorun bu. Yoksa tabi ki bazı insanların geç baba olması gerek. Ben mesela 22 yaşında baba olmak istemezdim o olgunluğa sahip değildim. Ama 35 ve sonrası da geç olacak. çocuk 20 yaşına gelince ben 55 olucam :/

20-55 arasındaki yaş farkı eskiden büyüktü, çünkü millet 60 yaşında ölüyordu. Şimdi azıcık kendine bakarsan 80 yaşına kadar kafan sapasağlam kaliyor. Sen 80 yaşına gelene kadar insan ömrü olur 90 zaten.

Ben de evliyim 3 yıldır, yaşım 31. Hiçbir zaman çocuk düşünmüyorum.

32 kadın. evliyim. cevabım hiçbir zaman.
bu zamanda bu ülkeye çocuk mu yapılır.
neyse bari ille yapacaksanız hayatınızı yaşayın biraz, kaçmıyor çocuk. kadın tarafı haklı.

e 1 sene sonra olsun diyorsan hemen hamile kalacak? 9 ay sürüyor zaten hali hazırda yapımı :( kadın yaşı olarak 32den önce olmasa daha iyi gibi geliyor bana.

hesabı diğer tarafa göre yapmak daha mantıklı. şöyle ki,

siz ailenizin desteğine ihtiyaç duymamaya ne zaman başladınız? yani ne zaman tam olarak kendi ayaklarınız üzerinde durdunuz? bu yaşa X diyelim.

anne/baba olmak istediğiniz yaşa da Y diyelim.

Kaba bir hesapla sizin çocuğunuz da size (X+Y) yaşına kadar ihtiyaç duyacak. O yaşa kadar çocuğunuza destek olmayı kabul ederek hesap yapın derim.

Bu "Hayatınızı yaşayın, 2 ila 3 yıl sonra yapın" diyenlerin büyük çoğunluğu 2 yıl sonra çocuk yapmak istemeyecek haberin olsun, kadınlar artık eskisi gibi değil, çoğu çocuk gibi bir şeyin sorumluluğunu almak istemiyor, bir süre sonra tahammülsüz bir hale geliyor çocuklar konusunda, 1 tane sevimli bebek görüyorlar tamam ama ondan daha fazla yaramaz ve ebeveynlerine işkence yapan çocukları gördükçe çocuk fikrinden uzaklaşıyorlar, ha bir de klişe "bu lanet ülke ve dünya üzerine çocuk mu yapılır" olayı var, o başka bir şey, "dünya ne zaman harika bir yer oldu ki?" diye sormak lazım kendilerine, dünya içinde tek hakim olgu "kaos"tur, biz kaos içinde doğduk büyüdük, onlar doğacak olursa farklı bir biçimi ve derecesinde var olacaklar sadece.

Orta yolu bularak hareket etmelisiniz, ama bu konularda illa taraflardan biri gönülsüz oluyor.

çocuk erkeğin hayatında çok bir şey değiştirmiyor para vs düşünmezsen. ama kadının hayatını bitiriyor. kız arkadaşınızın fikri daha önemli .

23 /kadın 30 dan önce kesinlikle çocuk yapmam gibi geliyor.

doğrusu, birlikte yaşamak istediğinizde birlikte yaşamaya başlamanız, çocuk sahibi olmak istediğinizde de çocuk sahibi olmanızdır.

tamamen iki kişinin şahsi tercihlerine bağlı ve keyfi bir şeyi böyle yaşa bağlayıp standartlaştırmaya çalışırsanız mutsuz evliliklere ve ayakbağı gibi görülerek yetiştirildiğinden ilgi budalası olmuş mutsuz çocuklara sebep olursunuz.

bu ülkede çocuk yapmak?

20 aylık evliyim 29 yaşındayım eşim 10 aydır çalışmıyor çocuk yapmak için tüm şartlar uygun ama bu ülkede çocuk yapmak çocuğa yapılmış bir terbiyesizlik gibi geliyor bana.

kendim yaşamaktan zevk almadığım bir ülkede bir başka canlının keyif alabileceğini düşünmek biraz ahmaklık gibi.

İyi de abi 30 sene önce de bu ülke yaşanılabilecek harika bir ülke değildi hiçbir zamanda olmayacak. Siz neden evleniyorsunuz ? Mutlu olmak için. Çocukta bir mutluluktur. Eğer bu ülkede yaşıyorsanız ve evleniyorsanız bir mutluluk peşindesiniz demektir. Evleniyorsanız da çocuk yapmak gayet normal. benim fikrim bu.

28 yasındayım. Eşimle evleneli 1 yıl oldu. Geçen burada duyurmuştum. Eşim şu an hamile 2 aylık :)

Çocuk 20 yaşındayken sizin 51 ya da 54 yaşında olmanız çok bir şey fark ettirmeyecek ama 27-30 yaşında yeni evliyken gezmenin, dolaşmanın, eğlenmenin tadını çıkarmamak bence eşinizi daha çok üzebilir.

4 sene sonra normal

En az 2 sene sonra bence. Evlilik içinde de birbirinizi iyice tanıyın.

Tarafların önceki yaşantılarına bağlı olarak değişir. Özgürlükle ve birbirleriyle ilgili yeterince doyuma ulaşmışlarsa hemen olabilir. Ulaşmamışlarsa ulaşana kadar 2-3, hatta 5 yıl sonra falan bile olabilir. Gerçi bana kalırsa bu ülkedeki çoğu insan hiçbir zaman çocuk yapmamalı.

Cocugu sonraya ertelemeden evvel, smear testi vs. yumurtalik rezervi ve spermiyogram testine baktirdiktan sonra beklemenizi tavsiye ederim. Bir doktor arkadasim 27 yasinda menapoza girmek uzere oldugunu tesadufen ogrendi ve esinin de azosperm oldugunu fark ettiler. Su an bebekleri oldu fakat bu sureci yasayinca pismanlik duyulabiliyor, keske beklemeseydik vs. gibi. Testlerden sonra karari vermek de iciniz rahat bir sekilde size kalir yine.

yaşlar erken değil, geç de değil. annenin istemesi daha önemli.

bu olayı dexterda görünce araştırmıştım ve öyle bişey olmadığını insanı pat diye bayıltan bişey bulunmadığını öğrenmiştim. kaldı ki öyle bişey olsa bile kullanılması çok riskli olur. düşünsene adamı bayıltmaya çalışıyorsun adamın üzerinde hayvan gibi mont var atıyorsun bayıltıcıyı montta kalıyor veya atıyorsun düşüyor. e adamda mal değil sıkar kafaına öldürür o anda yani.

şok cihazları var ya taser mı ne deniyo hani, boynuna yaslayıp basınca cazzt diye elektrik verip bayıldıyor. onun kablolusu var. tabanca gibi, sıkınca namlusundan iki tane elektrot çıkıyor, ucu elindeki tabancaya kablolarla bağlı, adama saplanıp cazzt diye veriyor elektriği. ama işte çıplak dene denk getirip saplayabilmen lazım, monttan geçmez.

Boz ayıyı bile anında bayıltan ilaçla insan bayılmaz mı yani? Belgesellerdeki var ya. Kollar açık adamın, boynu açık, belki bacakları da açık. Mümkün değil mi?

ayılar hemen bayılmıyor yerine göre yarım saat bekliyorlar belgeselde özet geçiyorlar

silah çekip vurabileceğine emin olsan, normal kurşun da iş görüyor. sıkıntı, rehine elinde olduğu için vuramıyorsun. vurabilsen bayıltmana gerek yok zaten, bırak ölsün it.

Böyle bir silah var mı bilmiyorum ama olsa iyi olurdu. Salonda başka siviller de olduğu için riske atmak istemediler diyorlar ancak diğer taraftan belki adamı öldüren polis de bu işin içinde. Katil canlı yakalansaydı konuştururlardı.

Gaz konusuna katılıyorum. Belki adama sis yaratacak bir gaz atsalardı etrafını göremezdi ve panik olurdu, bu esnada siviller kurtarılırdı falan. Bilemedim. Her türlüsü risk.

Değmez. Boş boş hakkını ara muhabbeti yapacak ölücülere de takılma. Nba 2k17 almıştım, eve gelen bi misafir içinden çıkartayım derken resmen deldi cd'yi. Baya çizik oldu ama hiçbi sıkıntısı yok. 1 aydır da sıkıntısız oynuyorum ve ufak çizikli çok oyun aldım letgo'dan hiç sorun yaşamadım

bende öyle düşünüyorum, hiç uğraşasım yok ama sıfır aldım sonuçta sıfır çizik olması gerekmez mi? başka fikri olan var mı arkadaşlar

gerek yok

Bende de var türkçe değil. Kutunun arkasında dünya kısmında 2 yazmalıymış, bende ALL yazıyor. Bununla alakalı sanırım

Hmm saniyorum onunla ilgili, bende de ALL yaziyor :(

iPhone'umu bul açık kalmış. O yüzden çalınmaya karşı önlem amaçlı olduğundan şifreyi bulmadan sıfırlaman normal şartlarda mümkün değil.

"restore iphone without icloud password" bu şekilde bi arama yap. bazı ios sürümleri için anlatım videoları var. belki yapabilirsin.

imkansız. hiç uğraşma. illegal yolları var ama astarı yüzünden pahalıya gelir.

halletik ya, hıyar gmail hesabını da silmemiş telefondan. apple id'yi sıfırladık çözdük. teşekkürler cevaplar için

Bu gibi durumlae yüzünden iphone'umu satmaya çekiniyorum. Bir insan neden format atmadan telefon satar ki. Ben formatladığım halde ve hiç icloud kullanmadığım halde telefonumu satmaya çekiniyorum silinenler ya geri gelirse diye.

Halletmenize sevindim bu arada.

aslında satma durumu değil, şirketin tahsis ettiği bir telefon. kullanıcı da işten ayrıldı, ayrılırken temizlemeden vermiş. öyle bir durum söz konusu.